Musab bin Ümeyr hem anne hem baba tarafından mekkenin soylu aileleri arasındaydı. Musab Mekkenin en yakışıklı genciydi, ipek elbiseler giyinir ve güzel kokular sürerdi. Bir gün Peygamber efendimizin İslamı tebliğ ettiğini duyunca gidip Müslüman oldu fakat o zamanlar Müslümanlara baskı oldukça fazlaydı bu yüzden Musab Müslüman olduğunu ailesinden gizlemek zorunda kalmıştı, fakat bir gün namaz kılarken Osman bin Talha onu görmüş ve ailesine onun Müslüman olduğunu söylemişti. Ailesi Musabı hapsetmiş ve O yakışıklı ve zengin genç için zorlu günler başlamıştı .Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye katılıncaya kadar hapiste tutulan Hz. Mus'ab, hicret imkanı çıkınca dinini daha rahat bir şekilde yaşayabilmek için Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan dönüsünde Hz. Mus'ab'in durumu tamamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, kalbi Islam ve imanla dolu iradesi güçlü kuvvetli, genç almıştı. Annesi ondaki bu kararlılığı görünce, üzerindeki baskısını hafifletmek zorunda kaldı. Bu sırada Akabe beyatı olmuş ve bir grup Medineli İslamı kabul etmişti. Ve kendilerine Dini öğretmesi ve diğerlerine tebliğ etmesi için birini istiyorlardı ve Peygamberimizde Musab Bin Ümeyri görevlendirdi. Hz. Mus'ab onlara hem namaz kıldıracak, hem Kur'an öğretecek, hem de diğer insanlara islâm'ı anlatacaktı ve yeni kimseleri islâm'a davet edecekti.
Böylece Medine'ye ilk hicret eden sahabe Mus'ab b. Umeyr oluyordu. Medine'de ilk cuma namazını da Mus'ab b. Umeyr kıldırdığı kaynaklarda ifade edilir (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 118).
Bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen Mus'ab b. Umeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'e islâm'in Medine'deki hızlı yayılışının müjdesini verirken şöyle demişti: "islâm'ın girmediği ve konuşulmadığı ev kalmadi." Basta Hz. Peygamber olmak üzere bütün müslümanlar bu habere çok sevindiler.
Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanında iki ay kadar kalan Mus'ab b. Umeyr, Hicretten on iki gün önce Medine'ye vardi. Hz. Peygamber (s.a.s) onu Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) ve Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a) ile kardeş ilan etmişti (Ibn Sa'd a.g.e., III, 120).
Bedir savasinda muhacirlerin sancagi onun elindeydi. "Rasûlullah'ın bayraktarı" olarak ün yapmisti. Uhud savasinda da sancak yine onun elindeydi. Savaş esnasında müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b. Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle şu ayeti okuyordu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip geçmiştir" (Alu imrân, 3/144). Bu ayetin Uhud gününe kadar nazil olmadığı ve o gün giderildiği rivayeti, Hz. Mus'ab'in Allah katındaki değerini ifade eder (Ibn Sa'd, a.g.e., III,120,121). Uhud Gazvesinde islâm ordusunun sancağını taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu kesildi. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam etti. Fakat ardından sol eli de kesildi. Bu defa vücuduyla sancağa sımsıkı sarıldı ve yukarıdaki ayeti okumaya devam etti. Sonunda müşriklerin bir mızrak darbesiyle şehid oldu. Sancağı hemen Suveybit b. Sa'd ve Ebû'r-Rûm b. Umeyr adlı sahabeler aldilar.
Hz. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, günün sonlarına doğru, Hz. Peygamber (s.a.s) Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "ileriye git ey Mus'ab!" diye emretti. Fakat o kisi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim" deyince Hz. Peygamber onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anladı (Ibn Sa'd, a.g.e., II, 121).
Uhud savaşında Ashab-i kiram'ın ileri gelenlerinden birçok kimse sehid oldu. Hz. Mus'ab b. Umeyr de şehidler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s)'in ne kadar üzüntülü olduğu yüzünden okunuyordu. Mus'ab'in mübarek na'şının başucunda oturarak, Uhud şehidleri hakkında nazil olduğu bildirilen su ayeti okudu: "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler. Kimi adağını ödedi şehid oldu. Kimi de (şehid olmayi) bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" (el-Ahzab 33/23). Sonra Hz. Peygamber diğer sahabelere, şehidlere yaklaşıp selam vermelerini söyledi ve verilen selamların şehidler tarafından alınacağını ifade etti (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 121).
Hz. Mus'ab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yasayan bu değerli insani kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Mus'ab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunlari söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir kabir açtılar ve o mübarek sahabiyi de Uhud şehidleri arasında defnettiler
Filled Under:
gavze,
hapsetmek,
hicret,
kardeş,
medine,
melek,
Mus'ab Bin Ümeyr,
Resulullahın bayraktarı,
sancak,
soylu,
şehid,
uhud
Mus'ab Bin Ümeyr
Posted By:
Unknown
on 12:07
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder